29 Temmuz 2010 Perşembe
Eniştem Ahmet Köse'nin Bal Hasatı
21 Temmuz 2010 Çarşamba
İlk Bal Hasadını Yaptık
(20 Temmuz 2010) 15 gündür gidemediğimiz arılığa genel bakımlar için Hüseyin abi ben ve Kaynım Muhammed'le birlikte üçümüz beraber gittik. Her zaman en sona bıraktığımız 5 katlının bakımlarını bu sefer öncelikli olarak başlattık.
Ana arının yumurtlamayı azaltmasından ve yaşlı tarlacıların ölümlerinden dolayı arı yoğunluğunun bir hayli azaldığını gördük. Bunun yanısıra 5 çerçevenin tamamiyle sırlandığı için kovandan alındı. Sırlı çerçevelerin ağırlıkları 2,5-3 kg dolaylarında. Çerçevelerin görünümleri çok güzel ve hasat işlemi çok zevkli bir olay.
Kovanda genellikle 3. 4. ve 5. katarda sırlı bal yoğunluğu görülmekte. Bu kovandan şu an itibariyle tamamı ve tamamına yakın sırlı balları aldık.
Toplam 5 çerçeve kilo olarak hesaplandığında yaklaşık 14 kg dolaylarında bala sahip. Tamamı sırlanmayan fakat yarısına yakını sırlanmış ve alınmayı bekleyen hali hazırda 10 15 çerçeve daha var.
Şu anda resimlerini gördüğünüz hasat tam anlamıyla bal hasadı sayılmaz. Bu sadece başlangıç. Bal süzme makinemiz olmamasından dolayı tamamen sırlanarak kapatılmış ve ağırlığını almış çerçeveleri bu dönemde aldık.
Yukarıda bahsettiğim gibi arılığa kaynım Muhammed'i de götürdüm. Soyismin Bal gelde senide götüreyim bereketine vesile ol soyisminle dedim. :)
Sağolsun hem çekimlerde hemde kovan işlerinde çok yardımı dokundu.
En üst katta bulunan sonradan ilave ettiğimiz ham petekler kabarmış ve üstlerinde çok azda olsa bir miktar nektar birikmişti.
En alt kata kadar üstlükleri indirdik. Tabanda bulunan kovanda aşırı derecede polen stoğu yapılmış. Çoğu çerçeve bloke hale gelmişti.
Dikkatimi çeken bir başka şey ise en alt katta bal neredeyse yok denecek seviyede. Polen stoğu olmayan petekler kupkuru. Ne yavru var nede bal. Bunun müsebibi erkek arılar olduğunu düşünüyorum.
Buda Bal Hasadımızın Videosu
5 Temmuz 2010 Pazartesi
Beklenen Büyük Bal Akımı Nihayet Başladı
Bugün (5 Temmuz 2010) Yaşar Amcayla 12 gündür yapamadığımız kovan bakımlarını yapmaya gittik. Daha önce boğazköprü ve erkilet mevkiinde bulunan arılarımızı Hacıların yüksek kesimlerini taşıdığımızı yazmıştık. Erciyesten beklediklerimizin karşılığını öyle görünüyor ki fazlasıyla alacağız. Bakımlarda ham petek isteyen arıların peteklerini tamamladık. Kayseri Serbest Bölgesinden logar kapağının altından aldığımız arının kovanını yenileyip üstlüğündeki eksiklikleri ve ham petek ihtiyacını giderdik.
Diğer tüm kovanların genel olarak bakımlarında gelişmelerinin son derece güzel olduğunu söyleyebilirim. Yavru faaliyetleri biraz yavaşlamasına rağmen halen ana arı yumurta atmaya devam ediyor. Eğimden dolayı kovanların altlarındaki paletlerin kovanların arkasında durulduğunda sol tarafa doğru olan meyillerini Yaşar amcayla düzelttik. Paletlerin kimi kovan ayalarına paralel kimi de dik olması bazı sakıncalar meydana getirmişti. Bu sakıncalar kovanların bazılarının sağa bazılarının da sola eğik durmasına neden olmaktaydı. Meyillerin giderilmesi için palet altlarına beslemeler yaptık.
Gelelim övünç kaynağımız 4 katlımıza :)
Taşımanın güç olacağından dolayı 5. katı atamamıştık. Hacılara gidişinin 3. günü Yaşar amca 5. katı yani 4. ballığı üste koydu. Bugünkü bakımımızda gördükki 5. katta bulunan 2 kabarmış çerçevenin büyük kısmına bal özü depolanmış ve yavrulu alan sadece ortada el kadar bir yer kaplıyor. Kapalı yavruların çıkışının ardından o kısmada hemen bal koymak için sabırsızlanıyorlar.
Yaşar Günay, kendisinden çok bahsetmemize rağmen resmini eklemek yeni nasip oldu. Resmi çekerken Yaşar amca kovanın yanına bi dur da kimin boyu daha uzun bi bakalım dedim ve altta bulunan resmi de çektim.
Genel olarak arılığın görünümü bu şekilde. Bence hoş bir manzara :)
Biz arılıktayken Hüseyin abi aradı. Canım tatlı çekti bir çerçeve getirin dedi. Bir çerçevede Yaşar amcanın küçük torunu Ömer için aldık. Esmer petekler hepimizin de bildiği gibi daha çabuk bal dolup sırlanan peteklerdir. İki çerçeve esmer ve sırlılardan aldık. Genel olarak çoğu çerçeve ballanmış ama sırlı olanlar azınlıkta. Bal akışının iyi oluşu birçok çerçevede sırlanmaya başlamasından anlaşılıyor.
Sırlanan çerçevelerin ağırlıkları yaklaşık 3-3,5 kg dolaylarında. Kovandan çıkarırken kaldırmakta güçlük çekiliyor. Çerçeve aralıkları biraz fazla olmasından dolayı kabarıklık olması gerektiğinden daha fazla. Böyle oluncada petek gözlerine konulan bal miktarı da artmakta.
Sitemize uğrayıp yazılarımızı okuyan tüm dostlarımızın sezonu iyi ürünleri bol olması temennisi ile hepinize bereketli ve hayırlı kazançlar diliyorum.
2 Temmuz 2010 Cuma
Erciyesten Beklentilerimiz
Erciyes Dağı efsanelere sahiplik eden bir yanardağ. Kayserimizin bereket kaynağıdır. Hatta öyle yerleşmiştir ki bu inanç "Erciyesin yaz aylarında üzerindeki karı görünmez olursa senenin kıtlıkla sonlanacağı" düşünülür.
Yılın 12 ayında üzerinden kar eksilmez. Eteklerinde birçok uygarlık yaşamış ve kalıntılarını günümüze dek ulaştırmışlardır. Şeyhşaban köyünün yakınlarında bir peygamberin kabrinin bulunmasıda buna şahitlik etmektedir.
Eteklerinde bulunan yerleşim alanlarından Hacılar ilçesinin yukarı kısımları, daha çok bizi ilgilendiren bölümü.
Geçtiğimiz cuma günü (24 haziran 2010) önce Erkiletten 4, daha sonrada Boğazköprüden 7 kovanı Hüseyin abinin transitine, yoğun yağmur ve fırtına eşliğinde yükledik.
Rezillik ki ne rezillik. 10 kovanın yüklenmesinde pek problem oluşmadı. Maskesiz, eldivensiz, kaygısız, tasasız ve çok rahatlıkla taşıma işlemi yapıldı. Fakat iş 4 katlının taşınmasına ve bu kovanıda ahırın damından indirmeye gelince varın siz düşünün neler çektiğimizi.
Kovanların altlarına havalandırmanın rahat sağlanması için açılan delikleri kapatan kafes tellerinin aralıklarının genişliği ve bu tellerin oraya montajı esnasında arıların geçebilecekleri düşünülmeden ve eldeki malzemeyi kullanıma sokma amacı gütmemiz, hem yağmur altında ıslanıp hemde koldan, kafadan, el ve ayak bileklerinden iğne yenmesi sonuçlarını doğurdu.
Yediğim son iğne, bugüne kadar 50 60 iğne yememe ramen en ufak bir allerjik reaksiyon yaşamayışımın oluşturduğu "bir daha bana bişi olmaz" inancımı kafamdan sildi süpürdü.
İğneyi yedikten sonra mükemmel bir acı ve ardından heryerimin kaşınmaya başlaması. Yüzümde gelişmeye başlayan ödem, ateş ve kızarıklık. Dudaklarım öyle şiştiki Hüseyin abi benimle dalga geçmesine bile yataklık etti. Öyleki "zencilerin dudakları gibi oldu dudakların"... :P
Sonuçta kovanı bağlayıp indirmeyi başardık hepimizde iğnelerden nasibimizi alarak.
Bendeki allerji durumu ilerlemeye devam edince "abi giderken hastaneye bi uğrayalımki, iğnenin biri şişirdi diğer iğne indirsin dedim"
Yapılan Avil iğne yarım saat sonra etkisini yavaş yavaş göstermeye başladı. Suratımdaki şişlikler inmeye başladı. Ama öyle yoğun bir yorgunluk hissediyorum ki kolumu kımıldatacak halim yok. Yolda düşünüyorum nasıl indireceğiz biz bu kovanları?
Allah'a şükürler olsun yaklaşık bir saat sonra tamamen olmsada kendimi iyi hisseder hale geldim.
Herneyse kendisine çok değer verdiğim güler yüzlü, hoş sözlü vakarlı ve ağzı dualı Yaşar Günay Amcamızın Hacıların en yüksek kesimlerinde kalan, 100-200 m daha ilerisinde keven ve kekiklerin bolca bulunduğu bağına vardık. (Saat 20:50 dolayları)
Bağa ulaştığımızda yağmur yeniden etkisini göstermeye başladı. Hüseyin abiye yağmurun etkisini biraz yitirip daha sonra kovanları indirmemizi teklif ettim ki ben hala yediğim ilk iğnenin etkisinden kurtulamamış haldeydim o anda.
Yağmur yağarken Yaşar amcanın damadı Yunus Bey arkamızdan çıkageldi. Sağolsun bize mis gibi bir Türk kahvesi yapmış ki hakikaten 40 yıl hatrı kalacak bir kahve. Biz kahvemizi yudumlarken Kayseri merkezde misafirlerini uğurlayan Yaşar amca da şehirden bağa geldi.
Yağmur etkisini kaybetmeye başlarken bizde hemen kovanlara yer beğenmeye koyulduk. Gece saat 22 suları hertaraf kapkara. Hoş biraz bekleyince gözlerimiz alışıyor. Neyse en sonunda ön tarafı doğuya daha yakın, güneydoğu yönünde ağaçları olmayan bir yeri seçtik. Ardından paletleri sıralamaya başladık ve kovanları sırasıyla taşımaya başladık.
Arılar çok kızışmışlar. Kovanlardan öyle sesler geliyor ki dinlerken içiniz ürperiyor. Taşımada zorlanacağımız iki tane kovan var. Biri 4 diğeri 3 katlı. Sağolsun Mehmet bu konuda tüm desteğiyle yardımımıza koştu. O olmasaydı gerçekten işimiz çok zordu. Halatından tutup sırtlandı ayrı ayrı iki kovanıda. Yunus Bey ve Yaşar amcada iğnelerden nasiplerini aldılar. :D Yunus Bey arı taşıma konusunda hiç deneyimi olmamasına ramen giydi maskeyi oda yardım etti kovanları taşımamıza. Hatta maskeden içeri sızan bir arı tarafından iğnenin tadına bile baktı. Nihayet kazasız belasız bir kaç arı sokması dışında ki o olmassa olmazlardan, taşıma işlemini gerçekleştirdik. Tüm bunların sorunsuz, sıkıntısız ve muntazam bir şekilde hallolmasından dolayı Yüce Yaratanımıza ne kadar şükretsek azdır. Hamd Alemlerin Rabb-ı Olan Allah'a olsun.
Sabah olduğunda Yaşar amca iki resim almayı unutmamış sağolsun.
Sonuç olarak bizim Erciyesten beklentimiz yok, bizim Allah'tan ise beklentilerimiz oldukça çok. Verirse O verir alırsa O alır. Hep dediğim gibi ne verecekse de, ne alacaksa da en hayırlısını en güzelini versin ve alsın. Sadece bize değil hepinize, hepimize... (amin)
Saygılarımla...
20 Haziran 2010 Pazar
5. Katı Atsakmı Atmasakmı :D
5 Haziran 2010 Cumartesi
Oğulun Kovana Akışı
30 Mayıs 2010 Pazar
Polen Kapanı Denemelerimiz
22 Mayıs 2010 Cumartesi
Bir Dalda İki Kiraz Biri Al Biri Beyaz...
Normalde yarın gidecektik arılığa ama Hüseyin abi aradı "hadi bugün bir saatlik boşluk açabilirim kendime gelde arılara gidelim diye. İşleri çok yoğun hummalı bir üretim içindeler ve çalışıyorlar.
Normalde başlarını kaşıyacak zamanları yok ama oda duramıyor merak ediyor arıları :)
Bende bozulan fırını almaları için servisi bekliyorum. Öğleden sonra 1-2 gibi geliriz demişlerdi. Saat 3 oldu hala gelen giden yok. Dayanamadım aradım servisi. Servis görevlisi daha yeni bizim bölgeye geçtiklerini söyledi. Aman Allahım daha yenimi dedim. Bari biraz hızlandıralım ilk bizim fırınla ilgilensinler dedim. Görevli telefonda not aldı ve servise çıkanlara haber vereceğini söyledi fakat servisin geldiğinde saat 16yı geçiyordu.
Saat önemli değil 19.30 gibi hava ancak kararıyor ama bulutlarda boş durmuyor geliyoruz haa diyorlar. O sebepten acele ediyorum. Herneyse servis bakımını yaptı. Birlikte çıktık. Hüseyin abinin yanına gittim. Birazda dükkanda oyalandıktan sonra çıktık. Arılığa vardığımızda saat 17.30 civarındaydı.
Açtık sıradan kontrolleri yapıyorduk sıra 7 taban numaralı kovana geldi ki arısı azalmış. Tühh dedik oğul vermiş onuda tutamadık ve kaçmış.
Tam üzülüyorduk ki Hüseyin abi bak bak, ağaca bak "armutun iyisini arılar yer" dercesine oğulu gösterdi. Armut ağacında sallanıyor yavrum. :D
Hemde bir tane değil yanında bir tane daha var. İki ayrı kovandan çıkan iki ayrı oğul. Tam bir dalda iki kiraz. :D Allaha şükür ki ikisini de kaçırmadan yakaladık.
Hep diyorum şu Hüseyin abi çok kısmetli adam. Yanılmıyorum işte herşey ortada. Allah kısmetini dahada arttırsın... ;)
Devamı Videolarda
İki Oğul Yanyana
Part1
Part 2
Part 3
Buda Bir Dalda İki Kiraz'ın şarkısı. İki oğul kaçırılmadan yakalanır da keyif şarkısı söylenmezmi :D
19 Mayıs 2010 Çarşamba
Dördüncü Kat Atıldı.. "Maşaallah Demeyi Unutmayalım"
Çok miktarda resim çekemediğim için bu resmi temsili olarak buldum. Yeni başlayan ve merak eden arkadaşlarımız olabilirler.
Bu manzara gerçekten çok hoş ve görülmesi heyecan veren bir manzara. Kızlarımızdan bunun daha da güçlü olanını ve daha da fazlasını bekliyoruz.
Yaratanımız, yaşatanımız, rızıklandıran, koruyup kollayan, ve bizlere bu mutlu anları yaşatan Allah'ımıza hamdımız sonsuz. O ne verecekse hep hayırlısını talep ediyoruz.
Başlığımıza dönecek olursak şampıyonumuza 4. katı da attık. Petek kabartma çok yüksek seviyede. Nektar akımı yukarıda bahsettiğim gibi yüzgüldürür durumda. Eee arılarda bu durum karşısında boş durmuyorlar elbette.
4. Katı atmadan önce yaptığım uygulamalardan bahsetmek istiyorum.
2 çerçeve kuluçkalıktan, 2 çerçeve ilk ballıktan, 3 çerçeve de ikinci ballıktan çekerek 3. ballığa koyduk. Boş kalan yerler sırasıyla kuluçkalıkta 2. ve 9. çerçeveler, ilk ballıkta 3.ve 8. çerçeveler ikinci ballıktan ise 2. 7. ve 9. çerçeveler. Toplamda 5 çerçeve Bunlara ham petek takıp yeniden kabartılmak üzere bıraktık.
Son kattaki yaptığım düzenleme ise en duvara yavrusu az kalmış ve balözüyle doldurulmuş bir çerçeve yerleştirdim. Hemen yanına kapalı yavrulu bir çerçeve, onun yanına yeni kabartılmaya başlanmış bir çerçeve, önüne kapalı yavrulu bir çerçeve ve son olarakta 2 tane ham petek ilave ettim. Bilmiyorum belkide yaptıklarım teknik arıcılığa uygun değildir. Ama ben uygulamalarımı arıların tepkilerine göre değerlendiriyorum. Sürekli bu şekilde geliştirme yaparak şu anda 4. kata ulaştık.
Hüseyin abiye diyorum. Abi bal sezonu 1,5 aydan gelirse ben buna 6. katı atarım. :) (kuluçkalık + 5 adet ballık) Oda bana apartman mı dikeceksin nöörüyoon diyor. :D Rüzgardan devrilmeyeceklerini bileyim bu kovan 6 kata da çıkar 7yede bakalım mevla ne verirse en hayırlısını versin. Herkese çok versin.
Genel durumu yine paylaşacağım.
8 Mayıs 2010 Cumartesi
Ana Su Vanası Kapağından Arı Almak
Hep hayalini kurmuştum bugün başımıza geldi. Hüseyin abinin bir arkadaşı Kayseri organize sanayinin yakınlarında boş bir alanda su vanasının bulunduğu logara arıların girip çıktığından bahsetti. Bizde hemen olayı değerlendirelim dedik ve hazırlıklı olarak maskemizle kovanımızla birlikte arıların girip çıktıkları yere gittik. Gerisi videolarda görülmekte. Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.
Demekki insan isterse Allah teala tüm dilekleri eninde sonunda kabul ediyormuş. Biraz acelecilikten biraz da acemilikten pek profesyonelce bir çekim yapamadık ama genel olarak eğlenceli bir video olduğuna inanıyorum.
3 part şeklinde çekim yaptık. İlk görüş anını düşünemezsiniz. Anlatılmaz derecede bir zevkti ki gelin birde bana sorun. Ne diyeyim Allah herkese bu zevki tattırsın.
Tarlacı arıların üzerinde birikmeleri için çerçeveye yerleştirdiğimiz parçalanmış peteklerle erkek gözlü birkaç peteği yine aynı yere iple astık.
Hava yavaş yavaş kararırken üzerine toplaşan tarlacıları da kovana çırptıktan sonra arıları yeni yerlerine götürdük.